Peygamber Efendimizden Gençlere Öğüt ve Uyarıları

Peygamber Efendimizden Gençlere Öğüt ve Uyarıları
Peygamber Efendimiz, İslâm toplumunun şekillenmesinde, İslâmî değerlerin yaşanmasında ve yayılmasında gençlere büyük görevler vermiştir. Onların cesaret ve enerjilerinden gereği gibi yararlanmak için, her şeyden önce gençlerin kendine güvenli, sağlam bir kişilik geliştirmelerine imkân sağlanmasının önemini çok iyi biliyordu.
Bu nedenledir ki biz gençlere büyük ölçüde mesajları, uyarıları vardır. Şimdi onları inceleyelim.

H.Ş.: - Ey Gençler! Sizden evlenmeye gücü yetenler evlensin. Çünkü bu; gözü (harama bakmaktan), iffeti (zinâ gibi şeylerden) daha iyi korur. (Muhtârül-ehâdis 1393)
H.Ş.: İnsan, genç yaşında evlenirse, şeytanı: "Bana yazıklar olsun! Bu genç dinini benden korudu" diye bağırır. (Râmûz 179/1).
Bize haramı terketmemizi ve güzeli işler yapmamızı emretmiştir.
H.Ş.: Bir genç dünya lezzetlerini ve lehviyâtı (boş şeyleri) terk eder, gençliğine rağmen Allahü Teâlâ'ya itâate devam ederse, Allah ona yetmiş iki sıddîkın ecrini ihsan eder ve kendisine "Ey gençliğini benim tâatime tahsis edip şehvetini terk eden genç! Sen bana bazı meleklerim gibisin!" buyurur. (Râmûz 383/2)
H.Ş.: Allahü Teâlâ'nın tevbe eden gençten ziyâde sevdiği, günaha devam eden ihtiyardan da ziyâde buğzettiği hiç bir şey yoktur. (Kenzül-İrfan 196)
Peki, biz verdiği bu mesajlara ne kadar uyuyoruz., orası tartışılır.
H.Ş.: Allahü Teâlâ gençliğini tâatla geçirenleri sever... (Kenzül-İrfan 193)
H.Ş.: Küçükken ibadete başlayan gençlerin, ihtiyarladıktan sonra ibadete başlayanlar üzerine üstünlüğü, peygamberlerin sâir insanlar üzerine üstünlüğü gibidir. (Kenzül-İrfan 194)
H.Ş.: Muhakkak Allahü Teâlâ ibâdet eden genci gösterir de onunla meleklerine öğünür. (Kenzül-İrfan 295)
Peygamber efendimiz hayatımızı ibadetle geçirmemizi söyler.
H.Ş.: Genç biri, yaşından dolayı bir ihtiyara hürmet etse, Cenab-ı Hak ihtiyarlığında ona hürmet eden kimseler halk eder. (M. Ehâdis S: 128 No: 1027)
H.Ş.: Ey Genç! Allah'ın hakkını koru ki, Allah da seni korusun. Allah'ın hak ve emirlerini muhâfaza et ki, onun mükâfatını karşında bulasın. Bir şey istediğin zaman Allahü Teâlâ'dan iste! Yardım talep ettiğin zaman da Aziz ve Celîl olan Allahü Teâlâ'dan dile!.. (M. Ehâdis S: 160 No: 1392)
H.Ş.: Gençlerinizin hayırlısı (olgunluk ve kemâlde) yaşlılarınıza benzeyen, yaşlılarınızın şerlileri de (azgınlık ve şımarıklıkta) gençlere benzeyenlerdir. (Râmûz 281/15)
H.Ş.: Cömert ve ahlâkı güzel bir genç, Allah yanında, cimri ve fena ahlâklı âbid bir ihtiyardan sevgilidir. (Muhtârül-ehâdis S: 88 No: 692)
H.Ş.: Hâl ve hareketlerinde Müslümanların ziynetini takınan (onlara benzeyen) bir genç görürseniz işte o sizin en faziletlinizdir. (Râmûz 47/16)
H.Ş.: Allah’ın Rasûlü, Kendilerini kadınlara benzetmeğe özenen erkeklere ve kendilerini erkeklere benzetmeğe özenen kadınlara lânet etti. (Riyâzussâlihin 1662)
H.Ş.: (Resûlüllah S.A.V.) zaruretsiz kadın elbisesi giyen erkeklere ve erkek kıyafeti giyen kadınlara lânet etti. (Riyâzussâlihin 1663)
Vakitleri ibâdetle ihya edip, oyun ve oyuncaktan uzak olunuz. Dünyanın vefasız olduğu, kabir ve kıyamet halleri düşünülsün. Kurtuluş, sünnete tâbî olmak ve bidatlerden uzak kalmağa bağlıdır.
Ey Oğul! Bugünler bir fırsattır. Vaktin kıymetli ve güzel olan gençlik zamanını Mevlâ'ya ibadet ve tâatla geçiriniz.
Peygamberimiz ticari işlerinde hesabını doğru tutar, hiçbir kimseye haksızlık etmezdi. Peygamberliğinden önce kendisiyle alışveriş yapanlar, yaptıkları alışverişten çok memnun kalırlardı. Saib ibnu Ebi’-Salb anlatıyor: "Rasûlullah (sav)'a geldim. O’na beni zikredip hakkımda medh ü senada bulunarak tanıtmaya başladılar. Bunun üzerine Efendimiz: "Ben onu sizden iyi tanırım" buyurdu. Ben hemen atılıp: "Annem babam, Sana kurban olsun" dedim. "Doğru söyledin, zira sen benim ticaret ortağım idin, sen ne iyi ortaktın. Senden ne bir itham görmüştüm, ne de seninle bir münakaşa yapmıştık." (Ebu Davud, Edeb 20; İbni Mace, Ticaret 63).
Peygamber Efendimiz, ibadete çok düşkün biriydi. Her fırsatta gençlere ibadetin önemini anlatırdı. Rasûlullah (sav) zamanında birisi bir rüya görecek olsa rüyasını Efendimiz’e anlatırdı. Bir gün İbni Ömer bir rüyasını anlattı ve Allah Rasûlü (sav) rüyayı, onun için tevil etti: "O sıralarda ben genç, bekâr bir delikanlıydım, mescitte yatıp kalkıyordum. Bir gün rüyamda, iki meleğin beni yakalayıp cehennemin kenarına kadar getirdiklerini gördüm. Cehennem, kuyu çemberi gibi çemberlenmişti. Keza, (kovaya takılan) kuyu direği gibi iki de direği vardı. Cehennemde bazı insanlar vardı ki, onları tanıdım. Hemen istiazeye başlayıp üç kere: "Ateşten Allah'a sığınırım" dedim. Derken beni getiren iki meleği, üçüncü bir melek karşılayıp, bana: "Niye korkuyorsun? (korkma)" dedi. Ben bu rüyayı kız kardeşim Hafsa (r.anha)'ya anlattım. Hafsa da Rasûlullah (sav)'a anlatmış. Rasûlullah (sav): "Abdullah ne iyi genç, keşke bir de gece namazı kılsa" demiş. Salim der ki: "Abdullah, bundan sonra geceleri çok az uyur oldu!" (Buhari, Ta'bir, 35-36, Salar 58, Teheccüt 2, fedailu'l-Ashab 19; Muslim, Fedailus- Sahabe 140)
ahr-i Kainat Efendimiz ibadetle yetişen ve büyüyen gençlerin ahirette, çok özel bir konuma sahip olacaklarını bildirmişlerdir: "Yedi kişi vardır ki, Allah, onları hiçbir gölgenin olmadığı kıyamet gününde kendi gölgesinde gölgeler. Bunlar, adaletli devlet başkanı, Allah'a ibadet duygusu içinde yetişen genç, kalbi mescide bağlı olan (namazlarını cemaatle kılmaya gayret eden) kimse, Allah için birbirlerini seven, Allah rızası için bir araya gelip, Allah rızası için ayrılan iki kişi; güzel ve makam sahibi bir kadın tarafından davet edildiği halde 'Ben Allah'tan korkarım' deyip bu günaha icabet etmeyen kimse, sağ eliyle verdiğini sol eli görmeyecek kadar gizli bir şekilde sadaka veren kimse, Allah'ı tek başına zikrederken gözlerinden yaş boşanan kimse." (Buhari, Ezan 36, Zekat 16, Rikak 24, Hudud 19; Müslim, 91)
Netice itibariyle Peygamberimiz hayatının bütün dönemlerinde bizler için en güzel örnek ve model olmuştur. O'nun gençliğindeki davranış ve muamelelerinde, bir gencin nasıl olması gerektiği konusunda daha nice önemli mesajlar vardır. Şu var ki, günümüz Müslümanlarına düşen görev, onu sadece sözle anlatmanın da ötesine geçip, fiili olarak onun getirdiği mesajları temsil etmek olmalıdır.



Yorumlar